En Yeni İçerikler

Elektromanyetik Aşırı Duyarlılık Rahatsızlığı Nedir?

Elektromanyetik Aşırı Duyarlılık Rahatsızlığı Nedir

Gittikçe artan sayıda insan, bilinen bir sebebi veya tedavisi olmayan hastalıklara yakalanıyor. Bu hastaların gördükleri tedavilerin bazıları tartışmalıdır. Bir şey oluyor ve bu tedavi edilemiyor. Bunlara modern çağın hastalığı da diyebiliriz. Soluduğumuz havanın kalitesi, içtiğimiz su, kirlilik hepsinin bunda etkisi var. Burnunuzun dibinde ne var kimse bakmak istemez. Doktorlar, hekimler, hastalar çaresiz kalmıştır. Ne kadar insan acı çekiyor hiçbir fikrimiz bile yok. Her yıl milyonlarca insan kronik hastalıklara yakalanıyor. Bu sadece başlangıcı. Buz dağının ucunu görüyoruz.
Bu esrarengiz hastalıklar, psikosmotik mi yoksa psikolojik mi? Tek bir biyo-göstergesi dahi yok. Belirli bir testi de yok. Çoğu insan inanmıyor. Kimse dinlemiyor.

Devamını Oku »

Volkanik Yıldırım

Volkanik yıldırım veya kirli fırtına, bilim adamlarının da tam olarak anlamadığı nadir bir doğa olayıdır. Konunun anlaşılması için sade bir tanımlama yapmak gerekirse; volkan patlaması gerçekleştiği süreçteki farklı yüklü bulutların arasında oluşan yük geçişleri şimşek ve yıldırımlar oluşturur. Buna volkanik yıldırımlar denir. Normal bir fırtınada, buz kristalleri içeren yağmur bulutları pozitif ve negatif yüklere sahiptir. Bu iki yük çarpıştığında bulut içinde dev bir kıvılcım ateşlenir, şimşek görünür ve gök gürültüsü olarak duyulur. Bilim adamları, volkanik kül partiküllerinin kendilerinin elektrik yüklü olduklarına ve püskürmelerden kaynaklanan kuvvetle havaya projeksiyonlarının çarpışmalarına neden olduklarını ve bunun sonucunda elektriksel deşarjların meydana geldiğine inanmaktadır
İnsanlığın doğumundan bu yana, insanların şimşek ve volkanlardan etkilendiği bilinir. Volkanik yıldırım ve kirli fırtına, doğanın gözlemlenen en acımasız ve muhteşem olaylarından biridir ve ikisini birden birlikte görmek mucizedir. Ancak bu bir tesadüf değil, doğanın bize sunduğu harika bir görsel şölendir. Volkan küllerinin bazen yıldırımla ilişkilendirilmesinin iyi bir nedeni vardır. Birkaç farklı doğa olayı, şiddetli bir fırtınanın sade güzelliği ve yıkıcı gücü ile rekabet edebilir, özellikle şiddetli bir volkanik patlama için tasarruf sağlayabilir. Ancak bilinmelidir ki doğanın bu iki gücü çarpıştığında, ortaya çıkan gösteri diğer doğa olaylarına meydan okuyacak kadar gösterişlidir.
Küçük püskürmeler, küçük kül bulutlarının arasından tespit edilmesi zor olabilen daha küçük fırtınalar ile birlikte olma eğilimindedir. Üstelik şimşek aktivitesi, patlamanın başlangıcında en yüksek seviyededir ve fotoğraf çekimini zorlaştırır. Büyük bir volkanik olayı herhangi bir aşamasında fotoğraflamak oldukça zordur. Alman fotoğrafçı Martin Rietze göre eğer patlama olduğunda yakınlarında değilseniz her zaman çok geç kalacaksınız diyor. Daha yakın bir zamanda, 19. yüzyılın ortalarında, ünlü jeofizikçi ve meteorolog Luigi Palmieri Vesuvius’un birkaç patlamayı belgeleyerek yıldırımın onlara eşlik ettiğini belirtmiştir. Volkanik şimşek çekimini zorlaştıran faktörlerinde aynı şekilde çalışılmaları da zorlaştırdığı ortaya çıktı.
Bilimsel gözlemin ilk organize girişimi 1963 yılında İzlanda’nın Surtsey patlama sırasında yapıldı. Araştırma daha sonra Mayıs 1965 tarihli bir derginin sayısında “Atmosferik elektriğin ölçülmesi ve görsel ve fonografik gözlemler, elektriksel aktivitenin yanardağdan büyük bir pozitif yük taşıyan malzeme atmosferine, fırlatılmasından kaynaklandığına inanmamıza neden oldu.” dedi.
Araştırmacılara göre ileri sürülen bir hipotezde, volkanik yıldırım yükün ayrılmasının sonucudur. Bu doğa olayında yukarı kaldırdığı olumlu elektrik yükü dışarı püskürtülür, zıt ve ayrılmış olan elektrik yükleri dışarı çıktığı anda bölgelerini şekillenir. Bir şimşeğin, doğanın yük dağılımını dengeleme yöntemi olduğu çok net bir düşüncedir. Aynı şey normal eski fırtınalarda da yaşandığı düşünülmektedir. Peki volkanik yıldırımı farklı yapan nedir?
Surtsey’in Kasım 1963’te volkanik patlaması 50 yıla yakın bir zaman sonra ortaya çıkmıştır. O zamandan beri, sadece birkaç çalışma, volkanik patlamaların gözlemlerini yapmayı başardı. Bu çalışmaların en önemlilerinden biri, araştırmacıların 2006’da Alaska dağı Augustine yanardağında yapılan çalışmadır. Bu çalışmada, yanardağ kraterinden daha önce bilinmeyen bir yıldırım çarpması tespit etmek için radyo dalgaları kullanıldı ve bu çalışma 2007’de yayınlandı. Çalışma National Geographic dergisinin yazar J. J. Thomas ile 2007 de yaptığı röportajında, patlama sırasında, muhtemelen kraterin ağzından gelen ve yanardağdan çıkan kül sütununa giren çok sayıda küçük şimşek veya büyük kıvılcımların olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, patlama sırasında çok fazla elektriksel aktivite olduğunu ve yanardağın tepesinden bulutlara kadar giden bazı küçük parlamalar bile olduğunu, bunun daha önce fark edilmediğini anlatmıştır.
Gözlemler, patlamanın 1963 hipotezini destekleyerek büyük miktarda elektrik yükü ürettiğini gösteriyor, ancak yeni tanımlanan yıldırım ilginç bir bilmeceye neden oldu. Bu yükler tam olarak nereden geldiği sorusuna, Thomas, volkanın dışına çıkıp çıkmadığından ya da daha sonra mı oluştuğundan emin olmadıklarını açıklıyor. Bulunması gereken olaylardan birinin de, bu yükü nedeni bulmak olduğunu belirtti.
2007’den beri az sayıda çalışmalar, patlayan en az iki tür volkanik yıldırımın var olduğu sonucuna varmıştır. Biri patlayan bir volkanın ağzında gerçekleşir, diğeri ise yükselen bir külün tepelerinden püskürür. İkinci örneği, 2011’de, Şili’deki Puyehue-Cordón Caulle volkanik kompleksinin üzerinde gerçekleşmiştir. Jeofizik dergisinin 2012 tarihli bir makalesinde yayınlanan bilgilerde, en büyük volkanik fırtınalarla bile rekabet edebileceğini ortaya koyuyor.
2007 yılında Thomas’ın ekibi tarafından ortaya atılan bir hipotez, bir patlama sırasında atılan magma, kaya ve volkanik külün, volkanın açılışının yakınında elektrik çarpması meydana getiren, daha önce bilinmeyen bir süreç tarafından elektriksel olarak yüklendiğini ortaya koyuyor. Bir diğeri ise atmosferde yüksek enerjili hava ve gazın daha soğuk parçacıklarla çarpıştığında volkanın en üstünde kollu bir yıldırım oluştuğunu söylüyor. Diğer hipotezler, yine de yükselen su ve buzla kaplı kül parçacıkları anlamına gelir.
Jeolog Brentwood Higman, göre bu süreç, bir çarpışmadan sonra veya daha büyük bir parçacık ikiye bölündüğünde, parçacıklar ayrıldığında başladığını söylüyor. Bu parçacıkların aerodinamiklerinde bir miktar farklılığa neden olur ve pozitif yüklü parçacıkların sistematik olarak negatif yüklü parçacıklardan ayrılır. Bu süreçle ilgili heyecan verici şey, aerodinamikteki farklılıkların, çeşitli potansiyel şarj kaynakları (magma, volkanik kül, vb.) İle birleştiği, aslında henüz gözlemlenen volkanik yıldırım türlerinin olabileceğini öne sürmesidir. Florida Üniversitesi Yıldırım Araştırma programının eş direktörü Martin Uman, NatGeo’ya 2007’de her volkan aynı olmayabilir fikrini yinelemiştir.
2008 yılında yapılan çalışmadaki bulgulara göre, yaklaşık %27-35 oranında yılda bir kez volkan patlaması olduğu varsayılarak volkan başına düşen yıldırım eşlik etmektedir. Aynı çalışma 80 farklı volkan etrafındaki 200 kayıtlı volkanik yıldırım örneği üzerinde kaydedilmiştir. Bunun nedeni üzerine fikir yürüten araştırmacılar, uzun zamandan beri volkanik patlamanın bir şekilde volkanın etrafındaki havanın elektriksel özelliklerini değiştirdiğinden şüphelendiklerini açıklamış, fakat bu mekanizma son zamanlarda doğru bir şekilde açıklığa kavuşturulamadığını belirtmişlerdir.

Devamını Oku »

Modül freze çakıları hakkında bilgi

üniversal torna ayaklarını değiştirme

. Frezecilik bölümündeki bu yazının konusu modül freze çakıları hakkında bilgi olacak. Modül freze çakıları Dişli çarkların fireze tezgâhlarında, standart profillerinin işlenmesinde kullanılan frezelerdir. Sırtı eksantrik tornalarında boşaltılarak, profillerinin bilenmelerde muhafaza edilmesi sağlanmış, bir çeşit form frezesidir. Makine imalâtında yalnız, dişli çark kanallarının diş sayılarına göre açılması modülün değerine bağlıdır. …

Devamını Oku »

Ahmet Mithat Efendi Kimdir? Hayatı ve Eserleri

Türk edebiyatının ilk popüler yazarı olan Ahmet Mithat Efendi, 1844 yılında İstanbul’da doğmuştur.  6-7 yaşlarındayken babası öldü. Ağabeyinin kaza müdürü olarak görev yaptığı Vidin’e gitti. Burada  bir mahalle mektebinde öğrenim gördü. Bir sene sonra İstanbul’a döndü ve öğrenimini Tophane Sıbyan Mektebi’nde sürdürdü. 1857-1861 yıllarında Mısır Çarşısı’nda çırak olarak çalıştı. 1861 yılında Vidin’e yeniden atanan ağabeyi bir süre sonra Mithat Paşa’nın yanında çalışmak üzere Niş kasabasına çağrıldı. Ahmet,  burada Niş Rüştiyesini bitirdi.

Devamını Oku »

Servikalji Nedir?

Servikalji, özellikle boyunda olmak üzere sırt ve yanlardaki ciddi ağrıyı tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Kısaca, boyun ağrısının tıp dilindeki adıdır. Ve esnekliğini yitirmiş olan sert, ağrılı boyun olarak da bilinmektedir. Pek çok uzman 65 yaşına gelen neredeyse herkesin (yani, insanların yüzde 95’inin) en az bir servikalji atağı yaşayacağını bildirmektedirler.

Devamını Oku »

Yenibütüncü Şiir Hareketi

Edebiyatımızda her dönem oldukça farklı amaçlarla çok sayıda topluluk ortaya çıkmıştır. Bu toplulukların kimi oldukça uzun süre etkili olup mensupları bir arada kalırken birçoğu da kısa sürede dağılmıştır. Edebiyatımızda topluluklar halinde sanat anlayışı geliştirme ve bu anlayışla eser verme geleneği esas olarak Tanzimat edebiyatıyla başlar. Edebi topluluklar, ortaya çıktıkları toplumdaki siyasi, sosyal, ekonomik koşulların bileşkesi olma özelliğine sahiptirler. Tanzimat’tan günümüze sanat ve kültür hareketlerinin hareket noktalarını teşkil eden husus sanatın toplum için mi olması gerektiği yoksa sanat için mi olması gerektiğiyle ilgilidir. Bu tartışma esas olarak Fransız İhtilali’yle dünyaya yayılmış bir konudur. Edebiyatımızda bir bildiri yani manifestoyla yayın hayatına başlayan ilk topluluk Fecr-i Ati topluluğudur. Fecr-i Ati’den günümüze kadarki süreçte birçok edebi topluluk boy göstermiştir. Bu yazımızda, edebiyatımızda manifesto yayınlayan son topluluk, Yenibütüncü Şiir anlayışını ele alacağız.

Devamını Oku »