Yaygın Adı: Peygamberdeveleri

Takım: Mantodea

Sınıfı: Insecta

Alt sınıfı: Hexapoda

Tür Sayısı: Yaklaşık 2.000

Boyutları: Yaklaşık 10 mm ile 15 cm

Fiziksel Özellikleri: Erkekler genellikle dişilerden daha iridir; baş önden görüldüğünde üçgenimsidir; iri ve ayrık gözler vardır; antenler incedir; çeneler avı doğramak ve çiğnemek içindir; uzunca olan ilk göğüs segmentiyle gövdeden epey uzakta duran baş; avı kavramaya uyumlu ön bacaklar; zarımsı arka kanatları kaplayan derimsi ön kanatlar; karnın biriminde bir çift serkus; nemfler erişkinlere benzerler ya da en azından ilk instar dönemlerinde karıncaları taklit ederler.

Alışkanlıkları: Çoğu tür, bitkilerin üzerinde oturup avı bekler, diğerleri yerde yaşarlar.
Yaşam Çizgisi: Dişiler erkekleri kendilerine çekerler. sonrasında kur yapma gelir; yumurtalar ootekaya bırakılır; bazı türlerde anne bakımı bilinir.

Beslenme Tarzı: Diğer böceklerle ve örümceklerle beslenen avcılar; bazen de kertenkele gibi küçük omurgasızları alırlar.

Yaşam Alanı: Çimenlik, çalılık, ormanlar, çölümsü bölgeler ve çöller.

Yeryüzünde Dağılımı: Daha sıcak iklimli bölgelerde olan birkaç türle beraber genelde tropikal bir dağılım.
Çiçeklerin ve yaprakların üzerinde daha küçük böcekler olan avını beklerken bulunan peygamberdevesi, Mantis religiosa; 1899 yılında Avrupa’dan Amerika’ya kazara getirilmiştir. Kanatlar dâhil boyu 6 cm’dir.

Peygamberdevesi, bu grup için bilimsel çevrelerde kabul edilmiş bir yaygın isim olsa da Mantodea daha çok peygamberdevesi olarak bilinir. Gelip geçen avı beklerkenki oturma şekilleri, öne doğru yan yana uzatılmış bacaklar, dua ediyorlarmış gibi durur.

Peygamberdeveleri, böcek dünyasının en büyük suikastçı gruplarından biri olma rolüne mükemmel uyum sağlamışlardır. Üçgenimsi başın üzerindeki geniş petek gözler, başın her yöne dönebilme kabiliyetiyle birlikte peygamberdevesine avını ararken çok geniş bir görüş açısı sağlar. Gözler sadece geniş değildir, aynı zamanda baştan dışarı pörtlemiş haldedir. Yüksek etkili çeneler, başın altından aşağı doğru bakarlar ve böceğin avını muazzam bir hızla parçalamasını sağlarlar. Antenler incedir ve nadiren uzun olurlar.

Ölüm Makineleri

Uzun, kavrayıcı ön bacaklara uyum sağlayabilmek için göğsün ilk segmenti

çok uzun olur ve bu peygamberdevesini boynunu uzun gösterir. Ön bacağın kalçası (bazal bölge) diğer böceklerdekinden çok daha uzundur, neredeyse uyluk kadardır.

Bu da peygamberdevesine avını kavramak için uzanma yetisini sağlar. Uylukların alt kısımları kavak kemikleri, sivri diken sıralarından oluşur. Kavrama esnasında baldır ve uyluk birleşir ve dikenler ava batıp peygamberdevesinin onu sıkıca kavramasını sağlar. Diğer iki çift bacağın uzunlukları türlere göre değişir. Ön kanatlar derimsidir ve daha narin olan zarımsı arka kanatları korurlar. Peygamberdeveleri, özellikle de yerde yaşayanları, kanatsız olurlar.

İkinci Porsiyonlar

Peygamberdeveleri baş edebildikleri sürece neredeyse her şeyi yerler. Temel avlar böcekler ve örümcekler olsa da daha büyük olan bazı türlerin küçük kuşlar, kertenkeleler ve kurbağalarla beslendikleri görülmüştür. Çoğu peygamberdevesi aktif olarak av aramaz fakat oturup bekleyen türden bir avcıdır. Beslenirken bir bacağıyla ilk avı tutup aynı anda başka bir av nesnesini kavrama yeteneğine sahiptir.

Çağrılar

Peygamberdevelerinin kur yapmaları hakkında bilinen pek fazla şey yoktur. Tropikal Amerika’dan yaprak taklitçisi peygamberdevesinin, Acanthops falcata, davranışlarını inceleyen çalışmalar, cinsiyetlerin bir araya gelmesiyle ilgili ipucu verebilir.

A. falcata erkekleri eş bulmada iki problemle karşılaşırlar. Birincisi, dişiler yaşadıkları ormana çok seyrek şekilde dağılmışlardır ve onlar da ormanda bolca bulunan ölü yapraklara benzerler. İkincisi, erkek gerçekten çiftleşmek isteyen bir dişi bulmak zorundadır. Bu problemleri aşmada yardım alır çünkü eş arayan dişiler de oturup “çağrıda” bulunurlar.
Bunu bir dala tutunup sert üst kanatlarını kaldırarak ve içlerinden siyah bir feromon molekülü yayılan siyah bezeleri açmak için karınlarını bükerek yaparlar. Dişilerin tek bir “çağrı” ile birden fazla erkeği çektiği gözlemlenmiştir. Ortaya çıkan ilk erkek fark edilmek için sağa sola sallanarak ona yaklaşır. Sonra dişinin sırtına çıkar ve çiftleşirler. Muhtemelen çiftleşen erkek ve dişi çiftlerinin aktivitelerini kuşlar ve diğer omurgalılar günlük avlarına çıkmadan önce bitirebilmeleri için “çağrı” sürecinin şafak vaktinden hemen önce ve çok kısa bir süre boyunca sürdüğü görülmüştür.

Dişi Yamyamlar

Dişi peygamberdevesinin çiftleştikten sonra erkeği yemeğe kalktığı sıklıkla iddia edilmektedir; fakat bu gerçekten doğru mu? A. Falcata durumunda, laboratuardaki pek çok gözlem çiftleşen eşlerden ibaret olsa da, dişinin erkeği yediği hiç görülmemiştir.

Ancak Avrupalı peygamberdevesi Mantis religiosa üzerinde yapılan çalışmalar vahşi yaşamda yamyamlık olduğunu göstermektedir. Çiftleşme sırasında dişi tarafından kemirilerek, yaklaşık dört erkekten birinin başı kopar. Fakat bunun normal olup olmadığı ya da yaşlılık, zayıflık veya bozukluk gibi başka etkenlerin sebep olup olmadığı, hala araştırılması gereken bir konudur. Cinsel yamyamlığın vahşi yaşamda çok nadir olduğu ve gözlemlenenlerin çoğunun laboratuar araştırmalarında meydana gelen anormal koşulların bir sonucu olduğu ortaya çıkacaktı.

Yumurta Bırakma (Yumurtlama)

Çiftleştikten sonra, dişi peygamberdevesinin bir sonraki görevi yumurtlamaktır. Bitki örtüsüne ya da ağaç kabuğu veya taşların altına bırakılabilecek özel bir yumurta kesesi ya da ooteka yapar. Ooteka, özel karınsal salgıların çıkardığı bir köpükten yapılır. Köpük sonra genleşmiş polistiren katılığına gelir.

Köpük hala yumuşakken, dişi bunun içinde bir dizi küçük bölme oluşturur ve her birine bir yumurta bırakır. Her bölmenin, yumurtadan yeni çıkmış bir nemfin çıkabileceği tepede küçük bir kapakçığı vardır. Nemfler, kanatları olmaması hariç, erişkinlerin minyatürleridir. Ancak pek çok türde en küçük larvalar karıncaları taklit etmede çok başarılıdırlar. Çoğu peygamberdevesi için, dişi yumurtalarını bırakır bırakmaz, işi bitmiştir ve kozayı terk eder.

Çoğu Afrika’dan gelen Galepsus, Tarachodula ve Oxyopthalmellus cinslerinin dişileri ootekalarını sürdürür ve korur. Bu türler uzandıklarında gövdelerinin hemen altına uyan uzun, dar bir ooteka (bir bitki sapı ya da dala yapışık) üretirler. Korumada ne kadar uzun kaldıkları ya da koruyup korumadıkları henüz bilinmemektedir. Dişinin ootekasını korumadığı türlerde, eğer daha sonra nemfleriyle karşılaşırsa onları yakalayıp yiyebilir.

Kaynakça:

BBC

Aykut Sarıtaş