John Wayne Gacy Kimdir?

John Wayne Gacy, siyaset alanında oldukça aktif bir danışman, başarılı bir iş adamı ve aynı zamanda yakın arkadaşlarının düzenlediği partilerde çocukların eğlenmesi için palyaçoluk yapan herkesin “Ton Ton Amca” olarak tanıdığı Amerika’nın en çok tanınan seri katillerindendir. Chicago’da işçi sınıfına mensup bir ailenin ortanca çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailenin Gacy’nin dışında iki kızları daha vardı. Hastahanede yatan ve düzenlenen çeşitli partilerde çocukları eğlendirmek amacıyla palyaço kılığına giren saygın bir Amerikalı görüntüsünün arkasında eş cinsel bir katil olduğu öğrenildi. 1978 yılında işlediği bir cinayetten tutuklandı ve bu tutuklanmanın ardından korkunç gerçekler bir bir gün yüzüne çıkmaya başladı. Evinde yapılan araştırmalarda evinin altında 27 kurbanın çürümüş cesedi tespit edildi. İki cesedi bahçeye gömmüş, dört cesedi de nehre atmıştı. Cezaevine girdiğinde duvarlara palyaço resimleri çizdi.

Doğum adı: John Wayne Gacy
Lakap: Katil Palyaço, Pogo Palyaço
Sınıflandırma: Seri katil
Karakteristiği: Tecavüz
Kurbanların Sayısı: 33
Doğum Tarihi: 17 Mart 1942
Cinayetlerin Tarihi: 1972 – 1978
Tutuklanma Tarihi: 21 Aralık 1978
Kurban Profili: Çocuklar ve Ergen Gençler
Cinayet Yöntemi: Boğma
Yer: Chicago, Illinois, ABD
Durum: Illinois’de 10 Mayıs 1994’te 52 yaşında zehirli iğneyle idam edilmiştir.

Aile:
Eş / Ex: Carole Hoff (2.) , Marlynn Myers (1.)
Baba: John Stanley Gacy
Anne: Marion Elaine Robinson
Kardeşler: Joanne Gacy, Karen Gacy
Çocuk: Christine Gacy, Michael Gacy

Gacy, 17 Mart 1942 tarihinde Chicago’da dünyaya geldiğinde, evdeki kız kardeşi henüz iki yaşındaydı ve kendisinden sadece bir yıl sonra bir kız kardeşi daha dünyaya geldi. Terry Sullivan ve Peter Maiken’in kaleme aldığı “Katil Palyaço (Killer Clown)” isimli kitaba göre Gacy, babasıyla yaşadığı çalkantılı ilişki dışında normal bir çocukluk yaşamıştır.

Kitapta Gacy’nin babası “tatsız, berbat bir dış görünüşe sahip, çocuğunu fiziksel ve sözlü olarak taciz eden ve aşırı derecede alkole eğimli” birisi olarak tarif edilmiştir. Babası bir oto tamir ustası ve Dünya Savaşı gazisiydi. Aynı kitapta Gacy, “babasını çok seven ve ümitsizce onun onayını ve ilgisini isteyen fakat bunda bir türlü başarılı olamayan birisi” olarak tanımlanıyor.

Zavallı annesi ise Gacy’i elinden geldiği kadar baba şiddetinden korumaya çalışıyordu. Tabi kendi gördüğü şiddeti göz önünde bulundurmazsak. Bununla birlikte Gacy’nin çocukken ailenin bir aile dostu tarafından taciz edildiği iddiası da vardır. İşte bu yılların Gacy’nin kişiliğinde etkili olduğu düşünülmektedir.

Erkek Çocukları Öldüren Adam (The Man Who Killed Boys)” kitabının yazarı Clifford L. Lindecker ise Gacy’i şöyle tarif ediyor;

“11 yaşında parkta oynarken kafasına salıncak çarpmış, 16 yaşına kadar doktor beyninde bir kan pıhtısı teşhisi koyana ve durumu ilaçla tedavi edene kadar kısa süren şuur kayıpları yaşamıştır. Gacy lisedeki son yılında 4 okul değiştirdi ve mezun olmayı başaramadı.

Gacyi okuldan atıldı ve Chicago’yu Las Vegas’a gitmek için terk etti. Oradayken Palm morgunda odacı olarak yarım günlük bir işte çalışmaya başladı. Vegas’ta istediği hayatı yaşayamadı ve birkaç ay sonra Chicago’ya geri dönmek durumunda kaldı.

Gacy çocukluk döneminde farklı sıkıntılarla da karşı karşıya kalmıştı. Bir kalp rahatsızlığı vardı ve bu onun spor yapmasını engelliyordu. Bununla birlikte kilolu olması nedeniyle hem komşuları hemde okul arkadaşları tarafından zorbalığa maruz kalıyordu. Hem sağlıksal sorunlardan hemde karşı karşıya kaldığı zorbalıklardan dolayı okul hayatı da oldukça başarısız olmuştur.

Babasının küfürlü davranışı zamanla kötüleşmeye devam etti ve evdeki tüm sıkıntılardan bıkan John Gacy, aile evini terk etti ve 1962’de Nevada, Las Vegas’a gitti.

Nevada’da bir morg görevlisi olarak iş buldu. Bir gün tuhaf bir olay yaşandı – o, cenazedeki cesetlerden birine sarıldı ve okşadı – ve kendi davranışları karşısında şok oldu. Çok korkmuş ve kafası karışmış bir halde 1 yıl sonra ailesinin evine geri döndü.

Döndükten sonra, mezun olduğu Northwestern Business Üniversitesi’ne kaydoldu.

Gacy hayatına ticaret yaparak devam etme kararı aldı. 1960’lı yılların başında Northwestern Business Üniversitesi’ne başladı ve satıcılık üzerine zaten eğilimli olduğu yeteneklerini geliştirmeye gayret gösterdi. Çok iyi bir şekilde konuşma yapabiliyordu ve bundan dolayı satıcılık faaliyetlerinde hızlıca yükselmeye başladı. Üniversiteden mezun olmasının ardından Chicago’da Nunn Bush Shoe Ltd.’de yönetim kurulunda stajyer olarak görev yapmaya başladı. Burada çok başarılı bir grafik sergilemesiyle sadece birkaç hafta içinde Springfield’a firmanın erkek giyim mağazasını yönetmek için transfer edildi ve burada 1 yıla yakın görev yaptı.

John Wayne Gacy kısa bir süre sonra Nunn-Bush Shoe Company (Nunn-Bush Ayakkabı Şirketi)’de yönetici adayı olarak iş buldu. Orada hatırı sayılır bir başarıda bulundu ve kısa sürede Illinois‘de ki şubenin müdürlüğüne terfi etti. Müdürü olduğu şubede çalışan Marlynn Myers‘la tanıştı ve ikili yakınlaşmaya başladı.

1964 yılına geldiğinde yanında işçi olarak görev yapan Marlynn Myers‘le evlilik kararı aldı. Eşi Iowa’ya eyaletinin Waterloo şehrinde dünyaya gelmişti. Çift düğünlerinin ardından buraya taşındılar ve hayatlarına burada devam etme karar aldılar. Waterloo’ya yerleşmelerinde temel etken ise kayın babasının Gacy’e ailenin sahibi olduğu tavuk restoranında bir mevki önermesiydi.

Buraya taşınmalarından sadece 1 yıl sonra Gacy’nın babası ise 1965 Noelinde Chicago’da hayatını kaybetti.

Aynı zamanda bir Sivil Toplum Kuruluşu olan “Jaycees (The United States Junior Chamber)” için çalışmalar yapmaya başladı. Burada çok aktif görevler alıyordu ve örgüt içinde tanınmış bir şahsiyet haline gelerek 1965 yılında Jaycees’in başkan yardımcılığına kadar yükseldi.

1966 yılında kayın babasının tavsiyesiyle ailenin tavuk restoranının yönetimini eline aldı. Bu aşamadan sonra her şey istediği gibi gidiyor gibi görülüyordu. Artık güzel bir eşi vardı, güzel bir işi vardı ve toplumda tanınan, sevilen ve saygı görülen bir pozisyona yükseldi. Aslında Gacy için hiçbir şey yolunda gitmiyordu.

Gacy’nin kişiliğinin karanlık bir tarafı vardı ve ilk bilinen cinsel tacizini 1968’de genç bir çocuğa yaptı. Çocuk, Jaycee Sivil Toplum Kuruluşunun bir üyesiydi. Gacy onu kendi evine bir şekilde kandırarak getirmiş ve tecavüz etmişti. Aynı zamanda çok sayıda çocuğa daha taciz ve tecavüzde bulunmuştu.

Aynı dönemde Gacy, 15 yaşındaki Donald Voorhees‘i kandırarak evine aldı, sarhoş etti ve oral seks yaptı. Voorhees’i kimseye söylememesi için şantaj yaptı ve tehdit etti. Bu istismar aylarca sürdü, Voorhees nihayet babasına durumu anlattı. Babası hemen polise gitti ama Gacy’e karşı kanıtları olamadığı için işlem yapılamadı.

1968 yılına geldiğinde ilk kez yakalanacaktı. “Bir erkeği homoseksüel ilişkiye zorlama girişimi” suçlamasıyla itham ediliyordu. Bu suçlama herkeste şok etkisi oluşturmuştu. Herkes tarafından sevilen, saygı gösterilen, iki çocuk sahibi Gacy’in 4 yıllık eşi başta olmak üzere tüm tanıdıklarını şok etti.

Yapılan yargılamanın ardından “anal yoldan cinsel ilişki” suçlamasından suçlu bulundu ve Anamosa’da bulunan Iowa eyaleti erkek ıslahevinde 10 sene hapis cezası aldı.

Suçlamaların yapılmasından bir yıl sonra, Gacy’nin bir çalışanı olan  16 yaşında ki Voorhees, Gayc’nin kendisine Gacy’nin ilişki karşılığında para ödediğini ve zaman zaman kendisini taciz ettiğini bildirerek Gacy’e karşı ifade verdi. Bu süre zarfından başta çalışanlarından olmak üzere çok sayıda genç çocuk Gacy’e karşı ifade verdi.

Eşi bu durumun sonrasında kendisine boşanma davası açtı. Boşanma davasını haber alan Gacy ise bu olaya çok sinirlendi ve iki çocuğunu da karısını da bir daha görmek istemediğini söyledi. Artık onlar kendisi için ölmüştü.

Gacy ve ilk eşi Marlynn Myers boşandığında Christine ve Michael isminde iki çocukları vardı.

Gacy, Anamosa Eyalet Hapishanesinde (Anamosa State Penitentiary) kısa sürede “örnek mahkum” oldu. Diğer mahkumlara ve personele karşı her zaman iyi bir insan oldu ve iyi ilişkiler kurdu. Hapishane yemekhanesinde baş şef olarak görev yaptı.

Islah evinde 1,5 yıl kaldıktan sonra 18 Ekim 1971 yılında iyi hali göz önünde bulundurularak şartlı tahliyeden faydalandı ve dışarıya salındı. Dışarıya çıktıktan sonra doğum yeri olan Chicago’ya geri döndü ve annesiyle yaşamaya başladı.

Burada aslında normal bir hayat yaşayarak tekrar ayaklarının üzerinde durmayı başarabilirdi fakat bunu yapmadı. Hapisten çıktıktan sadece 4 ay sonra 12 Şubat 1972 yılında tecavüz girişiminde bulunma ve başkalarının huzurunu kaçıran davranışlarından dolayı Chicago polisi tarafından yeniden tutuklandı.

Tutuklanmasında gay bir gencin şikayeti neden olmuştu. Genç, Gacy’le Chicago’daki Greyhound İstasyonu‘nda tanıştıklarını ve beraber onun evine gittiğini söyledi. Evde kendisini cinsel ilişkiye zorladığı ve eziyet ettiğini ifade etmişti. Ancak, suçlamalar çocuğun dinlenmesi için mahkemeye gelmemesinden dolayı düştü.

Islah evinden çıktıktan sonra Chicago’da inşaat mukavelesi yapan kişi olarak çalışmaya başladı ve bundan 3 yıl sonra yani 1975 yılında ise kendi inşaat firması olan PDM Şirketi‘ni açtı.

1975 yılının Haziran ayında arkadaş toplantısında tanıştığı, daha yeni boşanmış olan ve lise döneminde aynı okula gittiği Carol Hoff ile tanıştı ve kısa süre sonra onunla evlendi. Evlendiklerinde Carol’un iki kızı vardı ve hep beraber Gacy’nin evine taşındılar. Carol onun suç geçmişini biliyordu ama nedendir bilinmez onunla evlenmeyi ve iki kızını da alarak evine taşınmayı kabul etti.

Bu evliliğin ardından annesinin de destekleriyle Des Plaines’de orta sınıfı Chicago varoşunda bir eve taşındı.

Gacy’nin doğuştan gelen bir ticaret yeteneği vardı. Des Plaines gazetesine göre o, yerel tüccarlar arasında zeki bir iş adamı olarak biliniyordu. Gacy ticarette rakiplerinden her zaman daha düşük fiyatlar veriyordu. Bundan dolayıda çoğu işi rakiplerinin elinden alabiliyordu. Fiyatları bu kadar uygun vermesinin bir nedeni de yanında genç erkekleri çalıştırarak düşük bütçeli işçi alımı yapabiliyor olmasıydı. Tabi bu genç erkeklerin en az 5 tanesi onun kurbanları arasında yerlerini alacaktı. Bu çalışma stratejisi sayesinde gittikçe büyümeye başladı.

Gacy, yeniden sayılan ve sevilen bir iş adamı olma yolunda ilerlemeye başlamıştı. Bu aşamada sık sık partiler veriyor ve partilere katılıyordu. Özellikle çocukların ağırlıklı bulunduğu partilerde palyaço kostümüyle çocukların eğlenmesine yardımcı oluyordu. Aynı zamanda zaman zaman palyaço kıyafetiyle yerel hastahanelerde yatan çocukları eğlendirmeye giderdi.

Gacy işleri yoluna koymaya başladıktan sonra yerel Demokrat Parti organizasyonlarında boy göstermeye başladı. Hatta bir keresinde Demokratik Parti bölge sorumlusu olarak First Lady Rosalyn Carter’la fotoğraf bile çektirdi.

Gacy, 1976 yılının Mart ayında ikinci eşinden de boşandı. “Gacy’nin Evinin Yıkılışı (Fall of the House of Gacy)” kitabının yazarının kaleme aldığına göre karısı; “Kocasının tahmin edilemeyen dengesiz halleri, tavırları ve homoseksüel magazinlere olan takıntısı” nedeniyle bu evlilikle başa çıkamayacağını hissetti. 1 yıldan az bir süre evli kalan çift boşandıklarında çocukları yoktu.

12 Aralık 1978 Salı günü polis tüm dikkatini yeniden John Wayne Gacy üzerinde yoğunlaştırmıştı. Bunun nedeni ise Illinois’te bir ilçe olan Des Plaines’de ki bir eczanede işçi olarak çalışan genç erkek Robert Piest kaybolmasıydı. Genç Piest’in kaybolmasından önce en son görüştüğü kişi ise Gacy’di. Kaybolma olayını araştıran polisler gencin son görüştüğü kişinin geçmişini araştırdıklarında aslında aradıklarını bulmuşlardı. Dedektifler Gacy’nin geçmişine baktıklarına başka bir gence anal yoldan cinsel ilişki suçundan hapiste yattığını öğrenmeleri sürpriz oldu. Bu sonuca ulaşmaları aslında büyük bir olaylar zincirini de ortaya çıkarmalarında faydalı oldu.

Dedektiflerin en büyük şüphelisinin geçmişinde işlediği bir suçtan dolayı onu Robert Piest kaybolması olayıyla ilgili gözaltına alabilecekleri anlamına geliyordu. Bununla birlikte dedektifler Gacy’nin evini araştırma yetkisini de elde ettiler. Zaten olaylar zinciri de bu izinin ardından bir bir ortaya çıkacaktı.

Arama izni aldıktan sonra ilk iş Gacy’nin evine gelen dedektiflerin dikkatini ilk olarak evdeki menfez çekti. Buradan yayılarak evi saran eskimiş, küflü bir koku hemen fark edildi. Dedektifler buradan gelen kokunun çürük lağım borularından kaynaklandığını düşündüklerinden göz ardı edilmişti. Evin tamamen incelenmesinin ardından dedektifler ilk bakışta kayda değer bir delil bulamadan merkeze dönmek durumunda kaldıklarını hissediyorlardı. Fakat Gacy’nin evinden toplanan delillerin tekrar gözden geçirilmesi esnasında, dedektifler bilmeden birkaç kritik delil topladıklarını fark ettiler.

Bu delillerden bazıları şunlardı; Toplanan deliller arasında özellikle bu ikisi çok daha önemliydi. Ortadan kaybolan iki genç erkeğe ait deliller Gacy’nin evinde bulunmuştu. İşte bu aşamada dedektifler bu işin sadece eczanede çalışan Robert Piest’in kaybıyla alakalı olmadığını anlayacaklardı. Bu delillerin fark edilmesinin ardından dedektifler yeniden bir arama izni çıkartacak ve tekrar Gacy’nin evine döneceklerdi.

22 Aralık 1978 Cuma günü Gacy, artık yolun sonuna geldiğini anlamıştı. İkinci arama izninin alınması her şeyi ortaya çıkartacak adım olacaktı. Gacy durumun ciddiyetini anladığında polise gerçekleri tüm ayrıntılarıyla itiraf edecekti. Dedektiflere ilk kelimesi “Dört John var” olacaktı.

Bu dört farklı kişi Gacy’nin kendi kafasında oluşturduğu dört karakter şunlardı;

Katil olan ve aslında tüm kötülüklerin altında yatan karakter Jack‘ti.

Bu itirafın sonrasında artık yeni bir ismi daha olacaktı; “Katil Palyaço”

İtirafının ardından tüm olayları sırasıyla ve tek tek açıklayacaktı. 1968 yılında ilk defa tutuklanan ve “Bir erkek çalışanı homoseksüel ilişkiye zorlama girişimi” suçlamasıyla hapse atılan Gacy, ilk cinayetinin 3 Ocak 1972 Pazartesi günü işlediğini açıkladı. Bilinen ilk kurbanı 18 yaşında ki Timothy McCoy isminde genç bir erkekti. Ne yazık ki talihsiz gencin kimliği Haziran 2007’de tespit edilebilecekti.

İkinci cinayeti için tam 3 yıldan fazla bekleyecekti. Bilinen ikinci kurbanı 21 Temmuz 1975 Pazartesi günü öldürdüğü 17 yaşında ki John Butkovich isminde genç bir erkekti.

Bu cinayetin sonrasında artık iyice hızlanacak ve neredeyse kalan tüm cinayetlerini 3-4 yıllık bir süreç içerisinde işleyecekti. Bunun sonrasında ki 3 yılda yakalanana kadar en az 23 kişiyi daha öldürecekti.

Bunlarla birlikte evde yapılan aramada kimliği tespit edilemeyen 8 kişi daha olduğu açıklanmıştır.

Kurbanlarını öldürme şekli ise oldukça ilginçti. Evine kadar getirdiği genç erkeklere palyaçoluk yaparken yaptığı ufak sihirbazlık hareketlerini gösteriyordu. Onlara özel bir gösterisinin olduğunu söylüyor ve hileli olduğunu söyleyerek gençlere kelepçe takıyordu. Onları bu kelepçelerden kurtulmanın özel bir yolu olduğunu söyleyerek ikna ediyordu. Kelepçeleri takarken onlara kelepçeden kendi çabalarıyla kurtulmalarını istiyordu.

Daha sonra onları kelepçeledikten sonra boğazlarına ip geçirerek ya da tahta parçasını gırtlaklarına bastırarak tecavüz ediyor ve öldürüyordu. Gacy, bazı zamanlar cesetleri evin altına gömmeden önce cesetleri yatağının altında ya da tavan arasında birkaç saat sakladığını da itiraf etmişti.

Gacy dedektiflerin ilk sorgusunda 30’dan fazla kişiyi öldürdüğünü kabul etmişti. Dedektiflerin sorduğu her soruya direkt olarak cevap verememesine rağmen, genellikle şöyle demişti: “Bunu Jack’e sormanız gerek.

Bununla birlikte dedektiflere evinin altına gömdüğü cesetlerden 28 tanesinin yerini şablon olarak detaylı bir şekilde çizmişti.

Bu ilk itiraflarından kısa bir süre sonra öldürdüğü ama evin altına gömmediği 5 kişinin daha olduğunu söyledi. Öldürdüğü bu 5 gencin cesetlerini ise Des Plaines nehrine attığını itiraf etmişti.

Evinde yapılacak ilk arama Gacy’nin çizdiği şablona göre yapılmaya başlandı ve ilk cesede daha 1 saat olmamışken ulaşıldı. Kazı çalışmaları günlerce, haftalarca devam etti. Kazı işlemleri devam ettikçe ceset sayısı da gittikçe artıyordu.

Aynı zamanda dışarıdan bakıldığında oldukça mütevazi görülen Gacy’nin evinde yapılan korkunç kazı çalışması yerel ve ulusal tüm kanalların olay yerine toplanmasına neden olmuştu. O dönemde evi o kadar çok televizyon ekranlarında yayınladı ki dünyanın her yerinden Beyaz Saray kadar tanıdık bir yer haline geldi.

Kazının detayları büyüleyiciydi. Kazının yapıldığı bazı kısımlarda birden fazla ceset bulunuyordu. Bu durum bu kadar yakın gömülen cesetlerin aynı dönemde gömüldüğü kanaatini doğuruyordu. O dönem Ocak ayının sonuna doğru yani daha 1 ay olmamışken Gacy’nin evinin altından 28 tane ceset çıkartılmıştı. Kazı çalışmalarına kış faktörü de tesir etmiş ve kazı çalışmaları beklenenden uzun sürmüştü.

Aynı zaman içerisinde Gacy’nin itirafından yola çıkan dedektifler Des Plaines nehrinde yaptıkları araştırmada 5 cesetten 4 tanesini bulmayı başardı. Buradan çıkartılan 4 ceset de Gacy’nin evinde ele geçirilen sürücü belgeleri ve diğer kişisel eşyaları sebebiyle Gacy’ye bağlandı.

Gacy’nin evinde ve Des Plaines nehrinde yapılan araştırmalar ve kazı çalışmaları neticesinde toplamda 32 kurbanın cesetlerine daha doğrusu çoğunun sadece kemiklerine ulaşılabilmişti. Cesetler, yaşı 14 ile 21 arasında olan genç erkeklere aitti.

Bu 32 kişinin büyük çoğunluğu Chicago sokaklarında müşteri arayan erkek fahişelerdi. Belki de bu kadar çok kurbanın aranmamasının bir nedeni de bu olsa gerekti.

Çünkü başka seri katillerde de görebildiğimiz gibi kadın ya da erkek fahişeler, ya da sokakta yaşayan insanlar kayboldukları zaman kimse tarafından aranmıyordu.

Bazı cesetler ise herhangi bir neden olmadan birden bire ortadan kaybolan genç ergenlere aitti. Bununla birlikte 32 kurbanın en az 5 tanesi Gacy’nin şirketi olan PDM Müteahhitlik’te belli sürelerde çalışan işçilerdi.

Şaşırtıcı bir şekilde yapılan kazılarda ve nehirde yapılan tüm aramalarda Gacy’nin son kurbanı Robert Piest’in cesedine bir türlü ulaşılamamıştı.

Ceset arama işleminin sonuna gelindiğinde, Gacy’den kurtulmayı başaran Robert Donnelly ve Jeff Rignall dedektiflerin sorularını cevaplamak için geldiler. Bilinen bu iki kişinin haricinde David Cram ve Anthony Antonucci adında Gacy’nin iki işçisi daha onun elinden kurtulmayı başarmıştır.

İki gencin de Gacy’le tanışmaları benzer şekilde gerçekleşmişti fakat farklı günlere denk geliyordu. İkisi gençte 1977 yılının Aralık ayında silah zoruyla kaçırıldıklarını, kloroformla uyutulduklarını anlattılar. Yaşadıkları dehşet bununla da bitmeyecekti. Kaçırılmalarının ardından Gacy tarafından işkenceye maruz kalmış ve defalarca tecavüze uğramışlardı.

Yalnızca Gacy tarafından bilinen sebepten dolayı, iki gencin de hayatını bağışlamış ve onları serbest bırakmıştı. O dönem zaten 9 kişiyi öldürmüştü. Eğer bu genleri de öldürse ölü sayısı 1 yıl içinde 11’i bulacaktı. Yani aslında onları öldürmemesi için hiçbir neden yokmuş gibi görülüyor ama yinede onları serbest bırakmıştı.

Korku mu, utanç mı bilinmez ama ne Robert Donnelly nede Jeff Rignall, olayın yaşanmasından sonra polise şikayette bulunmamıştı.

1979 yılının Nisan ayına gelindiğinde sonunda aranan Gacy’nin son kurbanı olan Robert Piest‘in cansız bedeni Illinois Nehri‘nde bulundu. Yapılan otopsi sonucunda 15 yaşında ki gencin boğularak öldürüldüğü belirlendi.

22 Aralık 1978 Cuma günü gözaltına alınan Gacy’nin cinayet davalarından yargılanmasına yaklaşık 1,5 ay sonra yani 6 Şubat 1980 Çarşamba günü başlandı. Yargılama süreci tam 5 hafta sürdü. Bu süreç içerisinde savunma ve iddia makamı 100’den fazla kişiyi tanıklık etmeleri için çağırdı.

Her korkunç seri katilin savunmasında olduğu gibi Gacy’nin avukatları da yani savunma makamı, Gacy’nin cinayetleri işlerken akıl hastası ve kontrol dışı kişilik olduğunu kanıtlamaktı. Bu iddialarının gerçeği yansıttığını ortaya koyabilmek için ise davadan önce Gacy ile görüşme yapan psikiyatrların görüşlerini mahkemede delil olarak kullandı.

Diğer tarafta, iddia makamı Gacy’nin akıl hastası olmadığını savunuyordu. Gacy’nin çok kişilikli olduğunu iddia etmesinin tek nedeninin ölüm cezasından kaçmak olduğunu ileri sürdü.

Jüri ise açık bir şekilde iddia makamının yanında yer alarak Gacy’e karşı cephe aldıklarını ortaya koydu. 33 kişiyi öldürme suçundan Gacy’i suçlu bulmaları sadece 2 saat sürdü.

13 Mart 1980’de Gacy ölüme mahkum edildi. Illinois’de bulunan Menard Islah Merkezine gönderildi. Statesville’deki hapishaneye idam için yollanana kadar 14 sene bu merkezde kalacaktı.

9 Mayıs 1994 Pazartesi günü artık Gacy için her şeyin sonuydu. Ona her idam mahkumuna sordukları şeyi sordular. “Son yemeğinde ne istersin” Gacy’nin cevabı;

Hapishane görevlileri Gacy’nin son gününde “konuşkan ve öfkeli” bir yapıya sahip olduğunu açıkladı.

İdam edilmeden önceki kısa telefon röportajında, Knight-Tribune muhabirine;

10 Mayıs 1994 Salı günü gece yarısından hemen sonra Gacy öldürücü iğne ile infaz edildi. Son sözleri ise “Kıçımı öpün!” oldu.

John Wayne Gacy’nin işlediği cinayetler film sektöründe yerini buldu ve hakkında birçok film çekildi.


Göz Atın!

Tarık Buğra Kimdir? Kısaca Hayatı ve Eserleri

Tarık Buğra Kimdir? (2 Eylül 1918 – 26 Şubat 1994) Tarık Buğra,  1918’de Akşehir’de doğdu. …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir